Monday, October 25, 2010

The only living boy in New York (pt.1)


Baslamadan once, Cerenim ve Denizcanim; kalbim, aklim, pozitif enerjim, herseyim ile yaninizdayim, guzel haberlerinizi en kisa zamanda bekliyorum. Cok buyuk gecmis olsun, guclu olun, ailece birlik olun, guleryuzunuzle ve sevgi sozlerinizle iyilestirin birbirinizi. Sen annenin biricik kizisin, seni mutlu gormek onu cok daha mutlu edecektir, benim icin de elini tut, benim icin de gecmis olsun dile.


/*Babam hep der, "La familia es primera" diye, ne guzel laf...*/

Biliyorsun, birkac haftadir pek memnun degilim gidisattan; odevler, sikintilar, sorunlar derken Emrah'in kuzeni Asli aradi Toronto'dayim dedi, guzel bir soluk oldu bana, gerci kafasini sisirdim, ozlemisim Turkceyi, alciya aldim resmen kizcagizi. Neyse, aklimin kosesinde pazar gunune yetistirmem gereken 5er sayfalik raporlar varken, Murat, Mustafa ve Oner cikageldiler yanimiza. Toronto onceden dedigim gibi pahali oldugundan, isler biraz tersine isliyor; bara sarhos geliyorsun cikarken ayilmis oluyorsun. Sacmasapan bilardomuzu oynadik, muhabbet ediyoruz, ama kelime yok aklimda, 3 gun gecti uzerinden hala kendimizi nasil gecenin 2'sinde Murat'in arabasinda New York'a giderken buldugumuzu hatirlayabilen yok. 

Aralik'ta ev arkadasi olacak olan bu 3lu (Ramy, Murat ve nacizane bendeniz), kendimizi arabada bulduk. Ramy en akillimiz, "ben vitesli araba kullanmayi bilmem" dedi ve 10 saat boyunca son sozleri oydu. En son bir ara Niagara Falls'un citlerinin ustunden atlatmaya calisiyorduk herifi. Onu da beceremedi. 
Plansizliktan kiriliyorduk, yanimizda ne telefon var, ne para var, ne onemli kisilerin telefonu var, kalicak yer yok, bulusacak insan yok, falan filan. Bir sekilde hepsi yerli yerine oturdu ama, sirayla tabi.
Oglen New Jersey manzarasi karsiladi bizi, kirik dokuk binalari ve ucuz hotelleriyle, bir an cekici gelmedi degil. Manhattan'a devam ettik, Central Park'in yanina arabayi parkettik. Seinfeld'deki restoranda kahvaltimizi ettik. Metroya atlayip Times Sq. civarinda Ramy'in annesinin cok sevdigi Juan Valdez Coffee isimli yeri aramaya basladik, ama ogrendik ki, batmislar. Etrafta amacsizca yurumuye basladik, tabi bu arada hala kalicak yerimiz yok. Bir ara kendimizi Rockafeller centerin icinde bulduk, disarida yerlerde yatan insanlara anlam vermeye calisirken, Ramy ve kizin biri arasinda gecen zeka skalasi, abakus ile iPad arasinda, cakil tasina esdeger konusmayi aktariyorum:

-Hey, what r u girls waiting for?
-SNL (Saturday Night Live)(Onemli ayrinti: gunlerden cuma)
-Is it tomorrow?
-!@#$%?
-What! Maybe they're taping it before!
-Saturday Night Live!!
-Did you know, we're from Canada?

Ha sonra Rubick kupumuz Ramy, Kramer edasiyla "I know a guy, I know a guy" diyerek zorla bizi Chinatown'a surukledi. Kendimizi sahte Rolex ve Omega bakarken bulduk. Saat 9 oldugu icin heryer kapatiyordu, almadik saat maat. Gelmisken pizza yiyelim dedik Little Italy'e gecip, heralde en igrenc pizzaciyi bulmayi becerdik. Dur ya arada Starbucks'ta masada uyudugumuz yarim saati soylemeyi unuttum. Ama yemekten sonra canlar biraz daha bizim icin caldi, East Village ve Lower East Side'i kesfettik! Asil hedef gencleri Nublu'ya goturmekti, sonra dedim kim siker nubluyu, buldugumuz barlara sirayla girmeye basladik, hatta bir tanesinde kirmizi kadife dev bir perde vardi, acip iceri bir geciyorsun sanki Cumhuriyet balosuna gelmissin gibi avizeli samdanli yepyeni bir bolum yapmislar, Dredg benzeri bir grup caliyordu hatta, yalniz sonradan farkettim ki, izledigim butun canli gruplar Dredg benzeri caliyorlar, isin tadi biraz kacti. Bu arada Murat kalicak bir yer ayarladi bize, son bir cluba gittik, arada pizzaciya girmisiz, Murat pizza yurutmus mekandan, onlar bende biraz bulanik. Sabah 5te Pete diye ve aynen yukaridaki resimdekine benzeyen bir herifin evinde kaldik. 

Sabah uyandigimizda bizi "hadi kahvaltiya gidiyoruz" diye kandirip, bir yerlere yuruttu, iste geldik burdayiz dediginde dun gece en son geldigimiz cluba getirdigini gorduk. Sanat etkinligi varmis, butun lower east side'da canli muzik oluyormus. Oglen 12de bos mideye 3er tane bedava bira icince neden gunun en onemli ogunu dediklerini anladik.

Eveet saatler 2yi gosterirken, 5 saat araba kullanmis ve Toronto'ya gelir gelmez sayfalarca odev yapmis ve de yarin sabah 7de kalmasi gereken biri icin fazla uyanik kaldigimi farkediyorum. Arkasi yarin diyerek sozlerimi virgulluyorum, hepinize sendromsuz bir pazartesi diliyorum.

PS. Commentlerime dadanan canim arkadasim, sana ders zamani ders, oyun zamani oyun diyorum, bana Nazilli'de cay ocagi actirtma, dadanmalarin icin eskiden oldugu gibi cep telefonumu veya feysburkumu kullanabilirsin. Hayir askerlik de bitti, is de buldun, napicaz be oglum biz seni?

PS.2 Isvec'te donan kardeslerime, Almanya'daki gurbetcilerimize, Ingiltere'deki guzel temsilcilerimize selam olsun diyorum, programimi yurttan sesler oda orkestrasi ile bitiriyorum.

PS.3 mu XBox 360 mi?


11 comments:

Unknown said...

yuuuhhhhh diyerek naçizane sözlerime başlamak ve... bitirmek istiyorum..no question yr honour...

Serkan Bilgi said...

ne yuh, gunubirlik Istanbul'a gitmis adamim, araba vardi da biz mi kullanmadik, urgupleri goremeleri goremedik...

Unknown said...

hani sana bir fıkra forward etmiştim babandan remember?????(oğlanın babaya yazdığı mektup)keşke öyle bitseydi...

Unknown said...

dad says;I'm proud of U...DO IT WHATEVER YOU WISH MY DEAR YOUNG EAGLE.
niye buyuk harf yazdım ki...anyway,
Ankara da ve lisede iken, okuldan cıkıp 2 gunlugune mac icin İstanbula giden,Universitede sogukta ve yagmur altında gece sabaha kadar stadyum kapısında sırada bekleyen bir ecdadın evladısın.Armut dibine duser...
take care..

Deniz said...

Efsane. Ben teslim olmadan ikinci bölümü bekliyorum.

Deniz said...

Ayrıca Serdar Amcamın ve Mine Teyzemin yorumları da yakışmış :)

Deniz said...

Xbox bi de.

Jitterbug said...

<3

phurba said...

benim bi arkadaşım ardı, ben askerdeyken bana "x box aldım, gel askerden hayvanlar gibi oynayalım, sana ne oyunlar indiricem" tarzı cümlelerle beni gaza getiriodu ama askerden sonra o arkadaşı 4 yada 5 sefer gördüm. sonra o arkadaş öğrenim hayatının devamı için yurt dışına çıktı falan filan... bilmem tanıdık geldi mi?

Serkan Bilgi said...

ne hayirsiz herifler var birader, konusma bence bi daha o arkadasinla..

Serkan Bilgi said...

hmmm bi dakka...: )

Post a Comment